BASINA VE KAMUOYUNA
Tarih: 30.06.2025 | Okunma Sayısı:
64
BASIN AÇIKLAMASIDIR KAMUOYUNA
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu'na 19 Haziran 2025 tarihinde sunulan "Baza Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" (torba kanun) 20 Haziran 2025 tarihinde maalesef komisyonda kabul edilmiştir.
TBMM Komisyon görüşmelerine, TBB Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu adına katılan bazı meslektaşlarımıza, görüşlerini açıklamak isteyen birçok sivil toplum kuruluşu temsilcisine ve vatandaşlara karşı fiziki müdahalede bulunulmuş, bazı arkadaşlarımıza kaba kuvvet uygulanmıştır. Buna rağmen 20 Haziran günü komisyonda yasanın tümüyle hukuka aykırılığı ile ilgili görüşlerimizi sunmuş olsak da tüm Anadolu coğrafyasının maden şirketlerinin sahası olmasına yol açabilecek teklif, Komisyonda kabul edilmiştir.
Ormanlar, zeytinlikler, meralar, tarım arazileri ve korunan doğal alanlar 2004 yılından bu yana madencilik ve enerji projelerine açıkken bu teklif ile meralar, tarım alanları, doğa koruma bölgeleri maden bölgesi olarak düzenlenmiştir. Ayrıca Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreçlerinde kısaltmalar ve hatta fiilen devre dışı bırakmalar gündeme gelmektedir. Teklif, Anayasa'nın çevrenin korunmasına ilişkin 56. Maddesini ile 44,45,56,63, ve Devlet ormanlarını koruma yükümünü düzenleyen kanunun 169. Maddesini ve diğer tüm çevre hukuku normlarını hiçe sayar niteliktedir.
Bu kanun teklifinde insan yoktur, çiftçi yoktur, tarım yoktur, doğal hayat ve yaban hayatı yoktur, ekosistem yoktur, sürdürülebilirlik yoktur. Kısa vadede sadece maden ve enerji şirketlerinin çıkarı vardır.
Teklif ayrıca "stratejik veya kritik madenlere ilişkin madencilik faaliyetleri için acele kamulaştırma yapılabileceğini" hükme bağlamaktadır. Yani belirli maden projeleri için gerekli araziler, normal kamulaştırma prosedürü beklenmeden ivedi şekilde kamulaştırılıp şirkete tahsis edilebilecek Acele kamulaştırma düzenlemesi ise köylüler, çiftçiler ve arazi sahipleri açısından çok ciddi hak ihlalleri doğurabilecektir. Bir anda Cumhurbaşkanı kararıyla veya kurul kararıyla köydeki meranızın, tarlanızın elinizden alındığını görebilirsiniz. Bu, mülkiyet hakkı ve adil yargılanma hakkı açısından kabul edilemez bir durumdur Kaldı ki "kamu yararı" gerçekten var mı, yok mu tartışması bile tam yapılmadan, toptan bir acele kamulaştırma düzeni getirilmiş oluyor. Uzun vadede ise köylünün elinde tarım arazisi kalmaması, sosyal dokunun bozulması gibi sonuçlar doğuracaktır.
Teklif, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde yeni bir Üstün Kamu Yararı Kurulu oluşturulmasını öngörüyor. Bu kurul, kamuoyunda "süper izin kurulu" olarak da anılmaktadır. Düzenlemeye göre özellikle IV. Grup madenler ile "stratejik ve kritik madenler" konusunda ilgili devlet kurumların onay vermemesi halinde bu kurul, "üstün kamu yararı" kapsamında madencilik lehine nihai kararı alabilecek ve kurumların tümünün iradesini ortadan kaldıracaktır.
Milli park, SIT, sulak alan gibi "korunan alan etiketi" taşıyan yerlerin KORUNMA GÜCÜ FİİLEN ZAYIFLAYACAKTIR. Bu alanları korumakla mükellef kurumların etkileri azaltılacak, hassas incelemelere muhtaç izin süreçleri, oldu bitti tabiri ile izah edilebilecek karar mekanizmalarına bağlanacaktır.
Diğer yandan ekonomik gerekçelerle bu madenlerin çıkartılması gerektiği söylenirken, iklim ve orman fakiri ülkenin bu kaynaklarının ekonomik değeri gözetilmeden, kaynak planlaması yapılmayarak, ekonomik israfa da yol açmaktadır. Yani sadece çevresel varlıkların yok edilmesi değil, ekonomik varlıkların da yok edilmesi de söz konusudur. Tüm ekonomik hesaplar yanlış yapılmıştır.
Turkiye'nin en değerli şirketlerinin Varlık Fonunda toplanıp münhasıran Cumhurbaşkanlığının kullanımına alınması gibi ülkenin yer altı kaynakları da "KURUL" aracılığıyla munhasıran Cumhurbaşkanlığının kullanımına alınmıştır.
Bu nedenle Kanun Teklifinin TBMM Genel Kurulu'ndan geçmemesi için meslektaşlarımızı, meslek örgütlerini, sivil toplum örgütlerini, yurttaşlarımızı ve TBMM'de üyesi bulunan tüm siyasi partileri kanunun geçmemesi için mücadele etmeye çağırıyoruz.
Bu topraklar tüm yurttaşlara ve gelecek kuşaklara aittir. Bir avuç şirkete değil...
ÇEVRE VE KENT HUKUKU KOMİSYONU
RESİM GALERİSİ