BASINA VE KAMUOYUNA
30.07.2021
Vatanın cennet köşeleri yanıyor. Güzelim ormanlarımız, ağaçlarımız, köylerimiz evlerimiz, meralarımız yandı. Yüz binlerce hayvanımız telef oldu. Vatandaşlarımızı kaybettik. Doğamızın tüm dengeleri bozuldu. Büyük bir felaket yaşıyoruz.
Yangınlara sebep olan her neyse, her kimse lanetliyoruz.
Yangınların önlenmesi için gereken tüm tedbirlerin ivedi olarak alınması gerekmektedir.
Ormanların içinde ulaşım yolları açılmalıdır.
Ormanlarımıza yangın söndürme tertibatı kurulmalıdır.
Bir kez daha gördüğümüz üzere, ülkemizde yangın söndürme uçakları yetersiz kalmıştır. Bu sayının artırılması gerekmektedir.
Ormanların uydu aracılığı ile sürekli takibi yapılarak oluşacak yangınlara anında müdahale edilmelidir. Bu konuda etkin çalışma yürütülmelidir.
Anayasamızda da korunduğu üzere; Yanan ormanlık alanların ivedi olarak yeniden orman yetiştirilmesi için çalışmalara başlanmalı, bu yerlere başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılmamalıdır.
Orman Kanununun 18. Maddesi’nde de belirtildiği üzere, yangın görmüş her hangi alanda işletme izni verilmemeli, ormanların imara açılması önlenmelidir.
Faillerin yakalanarak ibretlik cezalar verilmesi gerekmektedir.
Ama asıl suçlu kim?
Ekolojik denge bozuldu. Dünyanın pek çok yerinde yangın var, yakıcı sıcaklar, ani sel baskınları var. Mevsimlerin dengesi tamamen bozuldu. Maden arama çalışmaları, doğaya ısrarla inşaat yapma çalışmaları, su kaynaklarının hunharca harcanması bize yaşanacak, nefes alacak yer bırakmayacak.
İnsanlar yaşamını yitiriyor, hayvanlar, ağaçlar, tarım alanları, doğal yaşam yok oluyor.
Göller haritadan siliniyor.
Coğrafya kitaplarında, haritalarda gördüğümüz göllerden bazıları artık yok.
Akşehir, Amik, Eber, Meke, Samsa, Seyfe ve diğerleri... Son 60 yılda 70’e yakın göl kurudu
Topraklarımızın %65’i çölleşme, meraların %50’si erozyon riski altında…
Yıllardır yapılan uyarılar dikkate alınmıyor. Nasa raporları, sivil toplum örgütlerinin, bilim insanlarının raporları, saha çalışmaları bizleri yıllar öncesinden uyardı. Ama önlemler alınmadı ve alınmamaya devam ediyor. Ülkemizin bir yanı kuraklıkla kavrulurken bir yanımız sel felaketi ile boğuşuyor. Sadece ülkemizin değil tüm dünyanın büyük sorunu küresel iklim değişikliğine bağlı yaşanan kuraklık, çölleşme ve sel felaketi. Ve ne yazık ki tüm bunların sorumlusu yine bizleriz.
Doğal dengenin bozulması için yapılan yanlışların faturası bugün sel, kuraklık ve çölleşme olarak yaşamımızı etkilemeye başladı. Bilimsel verilere göre topraklarımızın yüzde 52 düzeyinde çölleşme tehlikesi altında. Çölleşen topraklarda üretim yapmak hem çok zor hem de çok maliyetli. Meraların yarıdan fazlası erozyon riski altında. Üretim politikalarında gerekli önemleler alınmaz ise ve çiftçimiz üretim yapmaz hale gelirse korkarız ki kıtlık kapımızda.
Bizlere düşen görev ise doğa ile savaşmayı bırakmaktır. Doğanın dengesini bozmadan yaşamayı öğrenmektir. .Havamıza, suyumuza, toprağımıza sahip çıkmaktır
Tarım topraklarımızı kentleşme ve imara kurban edilmesine müsaade etmeyelim, koruyalım. Kurumlar arası koordinasyonu sağlayarak topyekûn mücadele edelim.
Yangınla mücadele eden ve canla başla mücadele edenlere şükranlarımızı sunuyoruz. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet diliyoruz.
Ordu Barosu olarak ormanlarımızın yeniden ağaca kavuşması için, nefes olabilmek için TEMA vakfına fidan bağışlıyoruz. Bu kampanyaya tüm STK’ları ve vatandaşlarımızı davet ediyoruz. Yine yangın alanında evsiz kalan ve yardıma muhtaç olan vatandaşlarımızın maddi olarak her türlü yanındayız.
Ordu Barosu Başkanlığı Yönetim Kurulu Adına
Av. Sibel TORUN
Ordu Barosu Başkanı