DÜNYA KADINLAR GÜNÜ
 
 
 
 BUGÜN SAAT 11.00 DE KADIN HUKUKU KOMİSYONUMUZCA DÜNYA KADINLAR GÜNÜ NEDENİ İLE BASIN TOPLANTISI DÜZENLENECEKTİR.
 
 
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLAMA ETKİNLİKLERİ KAPSAMINDA
 
09 MART 2013 SAAT 10.30 DA ORDU GARDENYA RESTAURANT TA KADIN MESLEKTAŞLARIMIZLA BİR ARAYA GELİYORUZ.
 
KATILIMINIZ İÇİN LÜTFEN EN GEÇ CUMA AKŞAMINA KADAR BAROMUZA REZERVASYON YAPTIRINIZ....
 
 
 
 

ORDU BAROSU BAŞKANLIĞI

8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI

 

 

Dünya kadınlar günü, emekçilerin eşit işe eşit ücret isteği ile 1857 tarihinde New York’ta ayaklanmaları sırasında, çoğunluğu kadın 129 işçinin  kilitlendikleri tekstil fabrikasında yanarak ölmelerinden yıllar sonra, yangında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" olarak anılması önerisinin  kabulü ile  her yıl anılmaya başlanmıştır. Bu olaydan 157 yıl sonra ne yazık ki  hala daha kadınlara yönelik şiddetten söz etmeye devam ediyoruz. Ülkemiz de bu sorunu hala çözebilmiş, kadın hala hak ettiği konum ve yere gelebilmiş değildir.

                 Dünya’da her üç kadından biri hayatının bir döneminde şiddete maruz kalmaktadır. Her beş kadından biri cinsel tacize veya tecavüze uğramaktadır. Yeryüzünde işlerin %66’sı kadınlar tarafından görülmekte, malların ise %99’u erkeklere ait bulunmaktadır. Ordu ilinde 2012 yılında 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Kaşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun uyarınca 830 tedbir kararı verilmiş ve 750 boşanma gerçekleşmiştir. 

                 Ülkemizde de, fuhuşa sürüklenen kadınların, kız çocuklarına cinsel istismar vakıalarının sayısı her geçen gün artmaktadır.

                 Gazetelerde şiddet mağduru kadın öyküleri magazinleştirilerek okuyucuya sunulmakta, toplumsal yozlaşma vurgulanacakken, mağdur kadının talihsizliği veya güzelliği vurgulanmaktadır.

                 Türkiye’de son dört yılda 181.000 çocuk, gelin olmuştur. 18 yaşındaki küçük kızlarını evlendirmek için dava açan aile sayısı, bir önceki yıla göre %94,2 artmıştır.

                 Kadınlar sosyal güvenceleri olmadan çalıştırılmakta; kadın emeği daha düşük ücretlendirilmekte, çalışan kadın için çocuk bakım hizmetleri de yetersiz kalmaktadır. Bu bağlamda, gündemde olan 24 haftalık doğum izni düzenlemesi bir yönüyle sevindirici olsa da yasal önlem alınmaması durumunda kadını, özellikle özel sektörde mağdur edecek, işten atılmasına, istihdam edilmemesine veya kayıt dışı çalıştırılmasına yol açacak olması sebebiyle tedirgin edicidir.

                 Türkiye, “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”ni imzalamış, Sözleşme, 29 Kasım 2011 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Devamında,  6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Kaşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, 08 Mart 2012 tarihinde kabul edilmiş; kanunun kabulünü izleyen nisan ayında ise kadına yönelik şiddet vakıaları 2012 yılının en yüksek oranına ulaşmıştır.

 Tüm bu sorunlara karşı mevzuat düzenlemeleri önem arz etse de, yaşanan süreç, bize mevzuat düzenlemelerinin tek başına yeterli olmadığını göstermektedir. Sözleşmelere ve yasaya rağmen; Türkiye’de hala her gün 5 kadın öldürülmektedir. Koruma talebiyle polise veya savcılığa başvuran kadınların yüzde 73′ü, sığınma evlerinde olan kadınların ise yüzde 27’si cinayete kurban gitmektedir.

Sonuçta, yasalar değişmekte, yeni düzenlemeler yapılmakta, ancak zihniyet değişmediği için  kadına yönelik şiddet artmaya devam etmektedir.

Kadınlar sadece, insan onuruna yakışır, şiddetten uzak ve eşit bir hayat istemektedir. Bunu gerçekleştirmek kadın erkek herkesin birincil görevidir. Aksi halde sosyal ve kültürel alanda çağdaş bir ülke olmamız mümkün olmayacaktır.08/03/2013

                                                                                  Ordu Barosu Kadın Hukuku Komisyonu Adına

                                                                                                                        Av. Hilal Şahin