BASIN VE KAMUOYUNA
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanlığı tarafından TBMM Başkanlığına sunulan “2802 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Teklifi”i ve İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi’nde Hukuk Fakültesi kurulmasına dair 07 Ocak 2020 tarih ve 2036 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile hukuk fakültelerinin mantar gibi çoğalmasını kabul edilemez buluyor ve kınıyoruz!
“İçerisinde temel hukuk derslerinin çoğunu barındıran işletme, İktisat, Kamu Yönetimi gibi bölümlerin mezunu olup 35 yaşını geçmeyenler belirli bir kontenjan dahilinde Adalet Bakanlığınca açıktan İdari Yargıda hakim ve savcı olarak istihdam edilmektedir” gerekçesi ile Hukuk Fakültesi dışındaki okullardan mezun olan Yazı İşleri Müdürü ve Zabit Kâtiplerinin hakim ve savcı olmalarının önünü açmayı amaçlayan bu teklif son derece yanlış, hukuk devleti ve adil yargılanma hakkını ortadan kaldırmaya yönelik tehlikeli ve talihsiz bir girişimdir.
“Bilgi, birikim ve deneyimleri göz önünde bulundurularak” yazı işleri müdürü ve mahkeme katiplerinin hakim ve savcı olmalarına olanak tanımak, benzer deneyim ve birikimleri nedeniyle Eczacı kalfalarına eczacılık, hastane personeline hekimlik, noter katiplerine noterlik imkanı tanımak kadar temelsiz ve anılan kariyer mesleklerini yok saymak ile eş anlamlıdır.
Bir yandan iktidarın, yargı reformu kapsamında verdiği söz hilafına sürekli yeni hukuk fakültesi açması, fakülte kontenjanlarının artırılması ile 80 Binin üzerinde hukuk fakültesi öğrencisi ordusu yaratılmış olması, her yıl 17 Bin Hukuk Fakültesi mezununun iş ve ekmek kapısı önünde yığılması problemi ile baş etmeye çalışırken bir yandan da böyle bir uygulamaya kapı açılması son derece vahimdir.
Hukukçuluk nosyonu, ancak yeterli ve donanımlı bir hukuk fakültesinde gerekli ders ve müfredatın tamamının verilmesi ve başarılması ile kazanılır. Hukukçuluk hiçbir eğitim ve disiplinin yan dalı değildir, hobi olarak öğrenilmez ve öğretilemez!
İçeriği ve yoğunluğu, hukuk fakültelerinde verilenlerin yanına asla yaklaşamayacak bir takım hukuk derslerin alınmış olması , kişiyi bu konuda genel düzeyde ve yüzeysel bilgi sahibi yapmaktan öte geçmez ve kişiyi hukukçu yapmaz.
İktidarın hukuk fakültesi mezunu olmayanlardan uzlaştırmacı yapma yanlışını bir kademe daha artıran ana muhalefetin görüşü ve teklifi de bir o kadar yanlış hatta çok daha tehlikeli ve vahimdir.
Üstelik adliyelerde çalışan müdür ve katipler dışarıdan hukuk fakültesi bitirerek bu imkana kolayca kavuşmaktadırlar. Bütüncül bir hukukçu bakışı ve donanımına sahip olmadan, genel kültür düzeyinde bilgi ile hakim ve savcı olunması heyet halinde çalışan idari yargı için de yanlıştır ve düzeltilmesi gerekir. Hal böyleyken bu yanlışın, tek hakim/savcı olarak çalışılan adli yargıda tekrarlanması yargı mekanizmasını iyice bozacak ve işlevsiz kılacaktır.
Popülist politikaların hukuk ve yargı sistemini getirdiği durum ortada iken başka bir popülist politika ile sisteme son darbenin vurulmasına göz yummayacağımızı ve şiddetle karşısında olduğumuzu saygi ile kamuoyuna bildiririz.
Ordu Barosu Başkanlığı