2018-2019 ADLİ YIL AÇILIŞ KONUŞMASI
Sayın Valim, Sayın Büyükşehir Belediye Başkanım, Sayın Başsavcım,
Sayın Adalet Komisyon Başkanım, Sayın Mahkeme Başkanlarım, Sayın
Rektörüm , protokolün değerli temsilcileri, değerli avukat, hakim ve
savcı meslektaşlarım, siyasi partilerimiz ve sivil toplum örgütlerinin
değerli temsilcileri, değerli hukuk çalışanları ve değerli basın
mensupları, hepinize şahsım ve Ordu Barosu adına saygılarımı sunuyorum.
Adli yıl açılış törenini, geçen sene gibi bu sene de yargının tüm
kurucu unsurlarıyla ve devletimizin diğer erk ve bürokrasinin
temsilcileriyle birlikte kutlamadan dolayı memnuniyetimi ifade etmek
isterim.
Bilindiği üzere Anayasamızın 2. maddesinde
devletimizin kurucu nitelikleri sayılmış olup bunlardan biri de Türkiye
Cumhuriyetinin “hukuk devleti” oluşudur.
Hukuk Devleti, insan
haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren,
her eylem ve işlemi hukuka uygun olan, her anlamda adaletli bir hukuk
düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve
tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa
ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp, yargı denetimine
açık olan, yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk
ilkeleri ve Anayasa'nın bulunduğunun bilincinde olan devlettir.
Kamu hizmeti ve serbest bir meslek olarak tanımlanan avukatlık
mesleğinin örgütü olan baroların asli görevlerinden biri de hukukun
üstünlüğünü, insan hak ve hürriyetlerini korumak ve savunmak olup bu
anlamda bu vesileyle başlıca görüş ve önerilerimizi ifade etmek isterim.
- Her dönemde yargı ele geçirilmesi gereken bir kale olarak
görülüp iktidar sahiplerince liyakat, hakkaniyet ve adalet ilkeleri bir
yana bırakılıp kendi,fikir, düşünce ve inanç paydaşlarına kadro yolları
açıldı.Bunun vahametini 15 Temmuz darbe girişimi ile gördük. Bu hata
maalesef halen devam etmektedir. Bu hatadan derhal vazgeçilmeli,
devletin temel niteliklerine bağlı olan her fikir, düşünce ve inanç
sahibinin liyakat ve hakkaniyet ilkeleri doğrultusunda görev yapabilmesi
sağlanmalıdır.
- Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile kürsü
dokunulmazlığı önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Maalesef bu
nitelikler gittikçe kağıt üzerinde kalmaktadır. Yargısının tarafsız ve
bağımsız olmadığı veya zayıf olduğu ülkelerde hukuk güvenliğinden
bahsedilemez. Hiç kimse hele hele devlet ve iktidar temsilcileri yargıyı
zan ve tahakküm altında bırakıcı tavır ve davranışlarda bulunmamalıdır.
Yargı iç ve dış siyasetin aracı veya malzemesi değildir, olmamalıdır.
ABD ile yaşadığımız ve asla kabul etmeyeceğimiz “rahip” krizinde
yargının siyasetin etkisinde olduğuna yönelik inancın da payı olduğu göz
ardı edilmemelidir.
- Kuvvetler ayrılığı ilkesinin üç erkinden
biri olan yargı mensuplarının da tarafsızlıklarını ve bağımsızlıklarını
korumak görevleri vardır. Sadece adil ve tarafsız olmak yetmez, öyle
görünmek öyle olduğuna inanılmak da gerekir. Bu cümleden olmak üzere
Adli Yıl açılış törenlerinin ilimizde olduğu gibi yargının kurucu
unsurlarının ev sahipliğinde ve tarafsız bir mekanda yapılması
gereklidir ve yürütmenin-siyasetin ev sahipliğinde yapılan tören yargıya
güveni zedelemektedir.
- Hukuk Fakültelerine giriş
zorlaştırılmalı ve hukuk eğitimin kalitesi ile niteliği artırılmalıdır.
Şu an ülkemizde aktif olarak eğitim veren 86 hukuk fakültesi, buralarda
eğitim gören yaklaşık 60.000 hukuk öğrencisi bulunmaktadır. Yine
ülkemizde 110.000 avukat bulunmakta olup bu sayı yılda yaklaşık %10-15
artmaktadır. Nüfus artış hızının kat kat fazlası olan bu artış,
kalitesiz verimsiz ve iş-çalışma olanağı bulmayan hukukçulara yol
açmaktadır. Üstelik bu yetmezmiş gibi bu yıl yapılan değişiklikle hukuk
fakültelerine giriş katsayısı ilk 150.000’den ilk 190.000’e
çıkartılmıştır. Genel olarak eğitim, özel olarak hukuk eğitimi tekrar
gözden geçirilmeli ve düzeltilmelidir.
- Hukuk eğitimi
almayanların idari yargı hakimi olmaları büyük bir hata olup telafisi
imkansız zararlar doğuracaktır. Bu hatadan derhal dönülmelidir.
- Uzlaştırıcıların da arabulucular gibi hukuk fakültesi mezunlarından olması için yasal değişiklik yapılmalıdır.
- Avukatlık Kanunu ve ilgili mevzuat gözden geçirilmeli, çağdaş
düzenlemeler yapılarak, başta bilgiye erişim hakkı olmak üzere, özlük
haklarda yargının diğer unsurlarıyla eşitlik sağlanmalıdır. Avukatlık
sınavı derhal hayata geçirilmeli, staj döneminde gelir getiren bir işte
çalışma yasağı mesleki işlerle sınırlı olarak kaldırılmalı, avukatlık
stajının adliye stajına ilişkin ilk altı ayı devlet tarafından finanse
edilmelidir. CMK ücretleri avukatlık ücret tarifesindeki ücretlerle
eşitlenmeli, CMK ve Adli yardım ödemelerinde ayları bulan gecikmelerin
önüne geçilmelidir.
Tüm bu eleştiri ve önerilerimiz yanında,
kalıcı düzenlemelerle OHAL rejimini aratmamakla birlikte OHAL rejiminin
kaldırılarak olağan rejime geçilmesinden duyduğumuz memnuniyeti de ifade
etmek isterim.
60.Kuruluş yılını kutlayan Ordu Barosu geçmişte
olduğu gibi her zaman devletinin kurucu ilkelerini, ülkesinin ve
milletinin bölünmez bütünlüğünün, hukukun üstünlüğünün, insan hak ve
hürriyetlerinin yılmaz savunucusu olmaya devam edecektir.
Bu
duygu ve düşüncelerle 2018-2019 Adli yılını kutluyor, tüm avukat,
hakim,savcı meslektaşlarımız ile adliye, baro ve avukat çalışanlarına
görevlerinde başarılar diliyorum.
Saygılarımla.03.09.2018
Av. Haluk Murat POYRAZ
ORDU BAROSU BAŞKANI